Bilim İnsanları Ünlü Şarkıyı Gökyüzündeki Yıldızların Sesini Bilgisayar Ortamında Kullanarak Söylediler
Geceleri gökyüzünde parlayan yıldızlar bize süper bir manzara sunuyor. Göz kamaştıran ışıklarıyla hayallerimizi uzak diyarlara gönderiyoruz. Ancak yıldızlar sadece ışıklarıyla değil, kendi içlerinde örtük bir ‘titreşim’ ile de bize büyülü bir gösteri sunar. Northwestern Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, yıldızların yüzeyindeki gazların hareketiyle oluşan bu titreşimlerin sesini bilgisayar ortamında simüle ederek insanlara sunmayı başardı.
Bilim adamları, yüzeylerindeki gazın hareketiyle titreşiyormuş gibi görünen yıldızların sesini yaratmak için çok çalıştılar.
Gökyüzüne baktığımızda, yıldızların hızla yanıp söndüğünü veya titrediğini görürüz. Bu fenomenin temel nedeni, ışığın atmosferimizden geçerken bükülmesidir, ancak ana kaynak, yıldızların kendi özellikleridir.
Gökyüzünde parıldayan titreşimli yıldızlardan bazıları, yüzeyindeki gazların hareketi nedeniyle ortaya çıkar.
Northwestern Üniversitesi’nden bilim adamları, bu merak uyandıran fenomeni daha iyi anlamak için kapsamlı çalışmalar yaparak bize titreşen yıldızların sesini duyma fırsatı verdi.
Araştırmacılar, devasa bir yıldızın çekirdeği ile dış yüzeyi arasındaki güç akışını 3 boyutlu simülasyonlarla modellemeye başladılar.
Oluşturdukları bu yeni modeller sayesinde ilk kez yıldızların ne kadar parlaması gerektiğini içgüdüsel olarak belirleyebildiler.
Ancak bu çalışma burada durmadı. Bilim adamları ilk kez bu güç dalgalanmalarını ses dalgalarına dönüştürmeyi başardılar.
İzleyiciler bu sayede yıldızların iç yapısını ve ışıltısını duyma fırsatı buldu. Bu etkileyici eser 27 Temmuz’da ‘Nature Astronomy’ dergisinde yayınlandı.
Araştırmanın başkanı Evan Anders, yıldızların çekirdeklerindeki hareketlerin okyanus dalgalarına benzer dalgalara neden olduğunu belirtti.
Bu dalgalar yıldızın yüzeyine ulaştığında astronomların gözlemleyebileceği bir parıltıya neden oldu.
Yapılan bilgisayar modelleri sayesinde yıldızların bu dalgaların etkisiyle ne kadar parlayacağını belirlemek artık mümkün.
Ayrıca bu çalışma, geleceğin uzay teleskoplarının yıldızların iç bölgelerini incelemesine ve yaşamımız için hayati önem taşıyan elementlerin nasıl oluştuğunu keşfetmesine olanak sağlayacaktır.
Yıldızların iç yapısını anlamak için yapılan çalışmada, yıldızların çekirdeklerinde büyük bir karmaşa ve düzensizlik olan bir konveksiyon bölgesi vardır.
Bu konveksiyon bölgesi, Güneş’in kütlesinin en az 1,2 katı olan yıldızların çekirdeklerinde bulunur.
Anders, yıldız içindeki konveksiyon sürecinin gök gürültüsü yaratan sürece benzer olduğunu söyledi.
Soğuyan hava alçalır, ısınır ve tekrar yükselir ki bu da ısıyı taşıyan bir hareket şeklidir. Bu süreç ayrıca yıldızların parlamasına neden olan küçük dalgalara neden olur.
Devasa yıldızların çekirdekleri görülemeyecek kadar kapalı olduğundan, Anders ve ekibi bu bilinmeyen konveksiyonu simüle etmeye çalıştı.
Araştırmacılar, dalga özelliklerini, dalga özelliklerini ve bu dalgaların gözlemlenebilir özelliklerini inceleyen önceki çalışmalara dayanarak, yıldızların parlaklığını etkileyen bu konveksiyon üreten dalgalanmaların özelliklerini tamamen kapsayan yeni simülasyon fiziksel modellerini oluşturdular.
Simülasyonda elde edilen bu dalgalanmalar daha sonra “seslendirme” adı verilen bir işlemle sese dönüştürüldü. 7 saniyeye kadar olan bu ses aşağıdaki biçime sahiptir:
Simülasyonlar sırasında yıldızların boyutu arttıkça sesin kalınlaştığı ve daha fazla bas içerdiği gözlemlendi.
Hatta bu keşif sayesinde bilim insanları simülasyon ortamında yıldızlara müzik söyletme fırsatı bile buldular.
Örneğin “Twinkle Twinkle, Little Star” müziği büyük, orta ve küçük boydaki üç yıldızdan şu şekilde duyulmuştur:
Bu çalışma, yıldızların içgüdüsel parlamasını anlamada ve geleceğin uzay teleskoplarının yıldızların iç bölgelerini incelemesine izin vermede ileriye doğru atılmış değerli bir adımdır.
Ayrıca yıldızların iç yapısı hakkında daha fazla şey öğrenmek, insan yaşamı için hayati önem taşıyan unsurların nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olacaktır.
